Utility token’ların (Hizmet Jetonları’nın) ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilmesinden önce, kavramın tanımının
yapılması gerekmektedir. Kullanıcı tokenları olarak da bilinen utility token’lar, belirli bir ekosistemde kullanılmak amacıyla fayda
sağlamaya yönelik oluşturulan değerlerdir. Utility token’ların belirleyici özelliği, yatırım olarak tasarlanmamış olmalarıdır.(66)
Uygun şekilde yapılandırılmışsa, utility token’lar menkul kıymet sayılmayacağından menkul kıymet yasalarına tabi değildir.
İsviçre’nin yetkili kurumu olan FINMA’nın (Swiss Financial Market Supervisory Authority) yayınladığı ICO Kılavuzu ve düzenlemeleri de belirtilen ifadeleri destekler niteliktedir.(67) Bu noktada; utility token kavramıyla organik bağlantısı bulunan ICO
(initial coin offering) kavramı üzerinde durulmalıdır. ICO “ilk dijital para arzı” olarak ifade edilebilir. Ortaya çıkmasına temel
oluşturan kavram ise Sermaye Piyasası hukukundan aşina olduğumuz initial public offering (IPO) yani “halka arz”dır. IPO, bir
anonim şirketin, hazırlayacağı bir izahname ile kendi hisselerini ilk defa halka arz etmesidir. Bu süreç, SPK izinlerini
gerçekleştirmiş ve gerekli izinleri almış bir anonim şirket tarafından yapıldığında IPO olarak tanımlanır. ICO ise aynı prosedürün,
“kriptopara arzı” şeklinde gerçekleştirilmesine verilen addır. ICO’lar halka açık şekilde ve fiyat maksimize edilerek gerçekleştirilir.
Belirli bir tarihe kadar belirli bir miktar fonun toplanması gayesiyle bir akıllı sözleşme (smart contract), dağıtık defter teknolojisi
(DLT) veya mutabakat mekanizmaları üzerinden ICO’lar hayata geçirilir. Bankalar gibi aracı kurumların olmadığı bir ortamda
doğrudan yatırımcılar ile bir araya gelinmesi söz konusudur. Bu kapsamda whitepaper olarak adlandırılan ve ICO’nun
izahnamesi olarak tanımlanabilecek bir doküman vasıtasıyla projenin kuralları ifade edilmekte, hangi koşullar altında ne kadar
fon toplanacağı, hangi tutara ulaştığı takdirde projenin işleme konulacağı gibi önemli başlıklar belirtilmekte; fonların ne şekilde
tutulacağı, süreci yürütenler, sürecin yol haritası vb. konulara ilişkin önemli bilgilere yer verilmektedir. ICO’larda önce aile ve yakın arkadaş çevresi ile başlayan farklı yatırım evreleri öngörülmektedir. Ayrıca, erken yatırım yapan yatırımcılar için yüksek
bonus verilmesi gibi teşvikler sağlanmaktadır. Günümüzde ICO’lar popülariteleri kaybederek Initial Exchange Offering (IEO) ve Security Token Offering’lere (STO) bırakmış olsalar da blockzincir tabanlı projelerin fonlanmasında, bugüne kadar en çok
kullanılan yöntem ICO olmuştur. Zira, ICO’ların yatırımcı açısından farklı avantajları bulunmaktadır. İlgili konu hakkında SPK
Başuzmanı Hulusi İlker Evin, ICO’larda yapılacak arzda tüm katılımcıların eşit olup bazen küçük yatırımcıların hızla değerlenen
IPO’lara katılamamaları gibi bir durumun ICO’larda yaşanmayacağını(68) belirtmiştir. Bu sayede küçük yatırımcılar, ilgili
sektörlerde aktif rol oynayarak yeni devinimlere ve kazanımlara önayak olmaktadır. Evin’in belirttiği bir diğer avantaj ise
ICO’ların aylar süren IPO’lara nazaran günler içerisinde sonuçlanabilmesidir.(69) Bu kapsamda ICO’lar, IPO’lara göre çok daha
düşük maliyetli ve süratli şekilde gerçekleşerek yatırımcıyı ve sektörü korumaktadır. Yukarıda izah edilen utility token, ICO ve
IPO kavramlarının Türk mevzuatı açısından değerlendirmeye alınması halinde, başta SPK’nın kitle fonlaması düzenlemelerinde
değişikliğe gidilmesi gündeme gelebilecektir.