Blokzinciri teknolojisinin en popüler uygulama çözümlerinden biri olan kriptoparalar, kronolojik anlamda da Bitcoin ile birlikte ilk
olarak adını duyurması sebebiyle düzenleme faaliyetlerinin öncelikli odak noktası haline gelmiştir. Heyecan verici ve çarpıcı bir
teknolojinin ürünü olarak ortaya çıkmış olsa da zaman zaman kişilerin mağduriyetine sebebiyet vermesi ve denetimsiz bir
sistemde ilerliyor olması, regülasyon ihtiyacını daha sık gündeme getirmiştir. Dünya çapında ülkelerin sosyo-ekonomik
durumları ve finans sistemlerine yönelik güven algısı farklı regülasyon adımlarının da ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.
Dünya genelinde, kritoparalara hukuki bir statü kazandırılarak regülasyona tabi tutmanın kriptopara birimlerinin para aklama,
vergi kaçırma ya da uyuşturucu ticareti gibi yasa dışı faaliyetler için kullanılmasını önleyeceği ve böylelikle uzun vadede
değerlerini arttıracağı düşünülmektedir.
A. Afrika; Afrika ülkelerindeki mobil telekomünikasyona bağlı gelişmeler finansal işlemlerdeki yeni teknolojilerin de
önünü açmaktadır. Finansal sisteme erişimin ve banka hesabı sahibi nüfusun oldukça düşük olduğu Sahra altı ülkelerdeki
göçmen çalışanlar/işçiler için sınır ötesi para transferleri önem arz etmektedir. Bu durum aslında finansal teknoloji çözümleri için
iyi bir ekosistem yaratmaktadır. Blokzinciri teknolojisi ve kriptoparalar konusunda bölgede çoğu ülke halen izleme/takip
aşamasındayken; kriptoparalar tedavüle sahip para birimleri olarak kabul görmemektedir. Hemen hemen bütün hükümetler,
kriptoparalar ve bunlarla işlem yapmanın getirdiği risklere karşı vatandaşlarına uyarılarda bulunmuştur. Ancak kıta ülkeleri
arasından Mauritius ve Güney Afrika bu anlamda öncü ülkelerdendir. Özellikle Mauritus’da geliştirilen ‘regulatory sandbox’
uygulaması(31) bölgedeki önemli gelişmelerdendir. Kriptoparaların yasal bir çerçeveye oturtulmasına en sıcak yaklaşana ülke
Güney Afrika’dır. Bunun dışında, bölgedeki Morocco, Cezayir, Libya gibi ülkeler doğrudan yasaklama yoluna gitmişlerdir.
Özellikle Güney Afrika’daki finansal hizmetler sunan firmalar, müşterilerinden kriptopara ürünlerine ilişkin çok sayıda talep
almaktadır ve kriptoparalar ile gerçekleştirilen işlemlerin yükselişte olduğunu belirtmektedir. Şu an için bölgede kriptoparalara
hukuki statü kazandıracak bir düzenleme bulunmamaktadır, bu konuda ilgili kamu otoritelerinin konuya bakış açıları da
belirsizdir.(32) Öte yandan, 2018 yılında Güney Afrika’da ülkenin finans ve ticaret sistemine destek olmak adına iki adet ICO
faaliyeti de başlatılmıştır. Güney Afrika dışında, Fas’ta da yenilenebilir enerji ile kriptopara madenciliği faaliyetlerini yürüten
Soluna isimli bir şirket tarafından ICO çalışmaları başlatılmıştır.Aralık 2014’de Güney Afrika Merkez Bankası (South African
Reserve Bank; SARB) tarafından sanal para birimlerine ilişkin yayınlanan bir makalede, sanal para birimleri “dijital ortamda
ticarete konu edilebilen ve değişim aracı olarak kabul gören, ancak yasal para birimi olarak kabul görmeyen, hesap birimi ve/
veya değer saklama aracı”nı(34) olarak ifade edilmektedir. Şubat 2018’de SARB tarafından yapılan bir diğer açıklamada ise
uygun bir düzenleme çerçevesinin ortaya konabilmesi amacıyla konu üzerinde çalışıldığı ifade edilmiştir.
B. Amerika; kıtanın kuzey ve güney bölgelerinde yer alan ülkelerin kriptoparaların hukuki statülerine bakış açılarının
farklılık arz ettiği görülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) kriptoparaların düzenlenmesi ve hukuki statüsü eyaletler
arasında ve devlet kurumları arasında farklılıklar içermektedir. Örneğin; ülkenin Washington eyaletinde bir belediye tarafından
kriptopara kullanımı 12 ay boyunca yasaklanırken; Wyoming eyaletinde kriptoparaların hukuki statülerini belirlemek ve sınıflandırılmasını sağlamak üzere yasa teklifi eyalet meclisine sunulmuştur.(35) Devlet kuruluşları tarafında ise Hazine
Bakanlığı kriptoparaları tahvili mümkün merkezi olmayan sanal para birimi olarak sınıflandırırken; Menkul Kıymetler Borsa
Komisyonu (SEC), bazı şartların sağlanması halinde emtia sınıfına dâhil etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da
kriptoparalar henüz tam anlamıyla hukuki zemine oturtulmamış olsa da ticari hayatta kullanımlarına yönelik destekleyici adımlar
atılmakta ve gelecekte bu teknolojide lider konuma gelebilmek adına çalışmalar yürütülmektedir. ABD’de ICO faaliyetlerine
ilişkin olarak Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu - SEC çalışmalar yürütmektedir. SEC ve yetkili mahkemeler bir token arzının yatırım sözleşmesi olup olmayacağını değerlendirirken öncelikli olarak o işlemin içeriğine bakmaktadır. Özellikle ICO
faaliyetlerine konu edilen token, Howey test(36) kriterlerini sağlıyorsa menkul kıymet olarak kabul edilmektedir. Oldukça yaygın
bir şekilde kullanılan Howey Test’in yanı sıra, SEC 3 Nisan 2019 tarihinde yayınlamış olduğu bir kılavuz ile bir dijital varlığın
menkul kıymet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve buna bağlı olarak ABD federal menkul kıymetler kanununa tabi
olup olmadığının saptanmasına ilişkin bir çerçeve metin de yayımlamıştır. Ayrıca, SEC dijital varlıklara yönelik ilk eylemsizlik
kararını da yayımlamıştır. SEC, eylemsizlik yazısını (no-action letter) yayımladığı Turnkey Jet Inc. kararında, ICO sırasında
kullanılan tokenların menkul kıymet olmayacağına kanaat getirmiş ve başvuru yapan TurnKey Jet şirketinin, ICO faaliyeti için
kullandığı TKJ tokenını SEC’e kaydolmaksızın satışa sunması halinde, haciz yaptırımı önermeyeceğini açıklamıştır. Güney
Amerika ülkelerinde ise ABD’deki durumun tam tersi yönde bir yaklaşım olduğu ve henüz ülkeler tarafından tam anlamıyla
atılmış bir adım bulunmamakla birlikte kriptopara kullanımlarının yasaklandığı da görülmektedir. Örneğin, Bolivya’da vergi
kaçakçılığı ve kara para aklama gibi suçlardan ötürü duyulan endişeler sebebiyle kriptopara kullanımı yasaklanmıştır.(37)
Enflasyonun en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Venezuela ise petrole endeksli bir kriptopara olan Petromoneda (Petro)(38)
ile ticaret yapmayı amaçlamaktadır. Öte yandan, dijital varlıklara ilişkin ilk önemli adım ise Meksika’da yürürlüğe giren Fintek
Kanunu ile olmuştur. Söz konusu kanun, ödeme hizmetlerinin yanı sıra, kitle fonlaması faaliyetleri ve dijital varlıkları da
kapsamaktadır. Ancak ülkedeki uygulayıcılara göre kanun halen dijital varlıkların suça aracılık etmek üzere kullanılmasını
engelleyecek yeterli düzenlemeleri içermemektedir. Diğer Güney Amerika ülkelerine bakıldığında ise; Brezilya’da dijital para
birimlerinin regülasyonuna yönelik çalışma komitesi kurulduğu, Şile’de Bankalar ve Finansal Kurumlar Gözetim Kurumu’nun
blokzinciri teknolojisi üzerinde çalışmalar yapmayı hedeflediği, Kolombiya’da ise kriptoparalara yönelik vergi uygulanması için
çalışmalar yapıldığı görülmektedir.
C. Asya; Kriptopara ticaretinin büyük çoğunluğu Asya kıtası ülkeleri üzerinden gerçekleşmektedir. Kriptoparaların hukuki statüsü ve blokzinciri teknolojisine dair gelişmeler, kıta ülkeleri arasında çeşitlilik arz etmektedir. Örneğin; Japonya’da blokzinciri
teknolojisi ve kriptoparalar ülkede yasal dayanağa kavuşmuş durumdadır.(39)Japonya’da “Kriptopara” para olarak
tanımlanmıştır. Çin’de ise her ne kadar kriptopara ticareti yasaklansa da Çin Merkez Bankası üç yıla yakın bir süredir yaptığı
çalışmalar neticesinde, Merkez Bankası bünyesinde bir ‘Dijital Para Enstitü’ birimi kurarak kendi dijital para birimini çıkarmak
üzere çalışmalara başlamıştır.(40) Güney Kore’de ise kara para aklamayla mücadele ve vergi düzenlemelerinin
uygulanabilirliğini takip etmek amacıyla 30 Ocak 2018 tarihinden itibaren, kriptoparaların ancak gerçek kişi banka hesapları
üzerinden işlem görmesini sağlamak üzere düzenleme getirmiştir ve böylece, anonim banka hesaplarıyla kriptopara ticareti
yasaklanmıştır. Singapur, ICO faaliyetleri için oldukça gözde bir ülke haline gelmiştir. Ülkenin yetkili para otoritesi (Monetary
Authority of Singapore - MAS), bir dijital varlığı sermaye piyasası aracı olarak gördüğü sürece dijital varlığa bağlı takas ve ICO
gibi faaliyetleri regüle etmektedir. Buna göre, sermaye piyasası aracı gibi alınıp satılabilen tokenlerla işlem gerçekleştiren
platformlar ve aracı kurumlar, ülkenin Sermaye Piyasası Kanunu (Securities and Futures Act – SFA) düzenlemelerine tabii
olarak kayıt ve lisans yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Nitekim MAS, 24 Mayıs 2018 tarihinde yayımladığı bir basın
açıklamasında, sekiz adet dijital varlık ticaret platformu ile bir adet ICO platformunda sermaye piyasası mevzuatı kapsamında
faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle uyarıda bulunduğunu belirtmiştir. Malezya’da ise Menkul Kıymetler Komisyonu tarafından 15
Ocak 2019 tarihinde yayımlanan kılavuz ile dijital varlıklara ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılmış(41) ve bu varlıkların ülkenin
menkul kıymetlere ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde tanınması için çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Buna göre ülkede faaliyet
gösteren dijital varlık platformlarının Menkul Kıymet Komisyonu tarafından onay alması gerekmektedir ve komisyon tarafından
onay verilmediği sürece ICO faaliyetleri gerçekleştirilemeyecektir. Mart 2019’a gelindiğinde ise ICO faaliyetlerinin çeşitli kriterlere
tabi olarak regüle edilmesine yönelik yeni bir konsültasyon raporu yayımlanmıştır. Tayland’da, dijital varlıklar ve kriptoparalar
ayrı ayrı düzenlenmektedir. Ülkede bu varlıklarla yapılan işlemler ve bu işlemlerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine
yönelik iki ayrı düzenleme çerçevesi bulunmaktadır.(42) Tayland Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu (Securities and
Exchange Commission – SEC) hem ICO platformlarını hem de ICO projelerini onay gerekliliklerine tabii tutmaktadır. Buna göre,
ICO platformları ülkede faaliyet göstermek için SEC’ten onay almak zorunda olduğu gibi yine her ICO projesi için de ayrı ayrı
onaylar alınmaktadır. SEC, kamu güvenliği ve düzeni için aykırı bulduğu ICO projelerine onay vermeyebilir. Japonya ve Hong
Kong da Tayland gibi ICO faaliyetlerine yönelik düzenlemeler getiren diğer ülkelerdendir. Japonya da yine belli kriterlere bağlı
olarak dijital varlıkları ve ICO işlemlerini menkul kıymet mevzuatları kapsamında değerlendirebilmektedir. Japonya’da Ödeme
Hizmetleri Kanunu kapsamında kurulmuş olan Japon Sanal Para Birimi Derneği (Japan Virtual Exhange Association) ICO
faaliyetlerine yönelik düzenlemeler yapmıştır.
D. Avrupa; Birlik içerisinde ve üye ülkelerde, kriptopara ticareti ve blokzinciri teknolojisine yönelik politika ve regülasyon
çalışmaları devam etmektedir. 19 Haziran 2018 tarihinde Avrupa Birliği finans kurumları, sanal para birimlerinin halen tam
anlamıyla regülasyona kavuşmamış olması ve riskli doğası sebebiyle vatandaşlara yönelik uyarı yayınlamıştır. 5 nolu Kara Para
Aklama Direktifi’nin (The Fifth EU Anti-Money Laundering Directive; AMLD5) getirileri bir yana Avrupa Bankacılık Otoritesi
(Eurepean Banking Authority; EBA) kriptoparaların yarattığı riskleri en aza indirebilmek amacıyla ayrı bağımsız bir düzenleme
gerekliliğine de vurgu yapmaktadır. EBA, yayınladığı bir resmi yazıda, kriptoparaları “bir merkez bankası tarafından çıkarılmamış ve bir ödeme aracı olarak kullanılan düzenlenmemiş dijital para” olarak tanımlamıştır.(43) Ancak, EBA tarafından yapılan bu
tanımlama görece eski tarihli olup henüz piyasadaki kriptopara algısının Bitcoin ile sınırlı olduğu bir dönemi işaret etmektedir. 8
Mart 2018 tarihine geldiğimizde ise, finans sektöründeki teknolojik gelişmelerin avantaja çevrilmesi amacıyla Avrupa Komisyonu,
blokzinciri teknolojisi, yapay zeka ve bulut depolama hizmetleri gibi birçok inovasyonu mercek altına aldığı bir “FinTech Aksiyon
Planı” da hazırlamıştır. Kriptoparaların hukuki tanımı birlik içerisinde belirsizlik arz ediyor olsa da çoğu üye ülke, %50-0 oranında
değişiklik gösteren kazanç vergisine tabi kılmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı ise verdiği bir kararda,(44) kriptopara ve diğer
ulusal para birimleri arasındaki takasın KDV’den muaf tutulması gerektiğine karar vermiştir. Kriptopara faaliyetlerini en çok
destekleyen teşvik eden ülkeler arasında İsviçre ve Malta bulunmaktadır. Bölgede özellikle Malta ve İsviçre’de kriptoparaların
gelişimi açıkça teşvik edilmekte ve piyasadaki faaliyetlere açıklık kazandırmak amacıyla regülasyon çalışmaları
sürdürülmektedir. Bilindiği üzere, Malta dağıtık defter teknolojisi üzerine ağırlık vermiş ve yaklaşık 2 yıla varan çalışmalar
neticesinde üç yeni kanunu yürürlüğe koymuştur: i. Sanal Finansal Değerler Kanunu (Virtual Financial Assets Act; VFAA) ii.
Inovatif Teknoloji Düzenlemeleri ve Hizmetleri Kanunu (Innovative Technology Arrangements) ve; iii. Malta Dijital İnovasyon
Otoritesi Kanunu (Malta Digital Innovation Authority Act; MDIA) Malta, çıkarmış olduğu bu üç düzenleme ile kriptoparaların da
ötesinde dağıtık defter teknolojisini tanımlamış ve düzenlemiştir. Bu düzenlemelerin kabul edilmesiyle birlikte dağıtık defter
teknolojisi; >> Elektronik para, >> Dağıtık defter teknolojisine bağlı finansal araçlar, >> Sanal jetonlar ve; >> Sanal finansal
değerler olarak sınıflandırılmıştır.(45) VFAA, dağıtık defter teknolojisi ürünlerini ve ilgili hizmet sağlayıcılarını (ICO ve kriptopara
takas işlemleri) düzenlemek üzere bir çerçeve çizmektedir. Ayrıca, bu düzenleme ile birlikte, Sanal Finansal Varlık Aracıları
(Virtual Financial Agents) olarak bilinen yeni bir aracı sınıfı da getirmektedir. Diğer önemli bir detay ise VFAA düzenlemelerinin
Malta Finansal Hizmetler Kurumu’na bir dağıtık defter teknoloji varlığının (distributed ledger technology asset; kısaca dijital
varlık) yukarıda belirtilen sınıflardan birine dahil olup olmadığı ve böylece düzenlemeye tabi kılınıp kılınamayacağının tespiti için
bir test (Finansal Araç Testi – Financial Instrument Test) geliştirme yetkisi vermiştir. Söz konusu test, uygulamaya ilişkin bir
rehber ile birlikte Temmuz 2018’de yayınlanmıştır. Bu testin uygulanması ile, bir dijital varlığın sanal jeton (virtual token) olarak
adlandırılıp adlandırılamayacağı; adlandırılamıyorsa testin ikinci adımı olarak bu dijital varlığın mevcut finansal hizmetler
düzenlemelerinin kapsamına dâhil olup olmayacağı tespit edilmektedir. Malta, kısaca açıklandığı üzere, kriptoparalardan da öte
dağıtık defter teknolojisi ürünlerini düzenleyerek görece büyük bir adım atmıştır. İsviçre’de ise benzer çalışmalar yapılmış ve sanal para birimleri “varlık” olarak değerlendirilmiştir. 2014 yılında, İsviçre Federal Konseyi yayınladığı bir raporda sanal para
birimlerini, “internet üzerinden ticarete konu edilebilen bir değerin dijital temsili” olarak tanımlamıştır ve her ne kadar tedavülde
olan bir ulusal para olarak kabul etmese de daha çok para rolünde olan bir varlık olarak tanımlamıştır.(46) Almanya’da, Almanya
Federal Finansal Denetleme Otoritesi (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht – BaFin), her bir ICO projesindeki
sözleşme ilişkileri ve kullanılan jetonların amaçlarına göre menkul kıymet ve bankacılığa ilişkin düzenlemelerin uygulanıp
uygulanmayacağına karar vermektedir. BaFin kripto para birimlerini finansal araç olarak tanımladı ve regülasyonlarla ilgili netlik
sağladı. BaFin’in 2 Mart 2020’de(47) yayımlanan basın açıklamasına göre; kripto para birimleri artık: (i) herhangi bir merkez
bankası veya kamu kuruluşu tarafından regüle ya da garanti edilmemiş, (ii) Yasal para statüsüne sahip olmayan, (iii) Bireyler ya
da tüzel kişiler tarafından hem değişim hem de ödeme aracı olarak kullanılabilen, (iv) Yatırım amaçlı olarak kullanılabilen, (v)
Elektronik olarak transfer edilebilir, saklanabilir ya da ticareti yapılabilir “dijital değer temsilleri” olarak sınıflandırılıyor. BaFin ilgili
raporunda kripto paraların, yasada farklı kanunlara tâbi olan elektronik paralarla karıştırılmaması gerektiği de belirtilmiştir.
İsviçre’de, İsviçre Bankacılık Düzenleme Kurumu (Swiss Financial Market Supervisory Authority – FinMa) Şubat 2018 tarihinde
yayınladığı bir kılavuzda(48) ICO projelerine uygulanabilecek hukuki çerçeveye ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve Almanya’daki yaklaşıma benzer bir şekilde projelerde kullanılan her bir jeton ve bu jetonların amacına göre farklı düzenlemelerin
uygulanabilir olacağına dikkat çekmiştir. Dahası, İsviçre Federal Konseyi 14 Aralık 2018 tarihinde yayımladığı bir raporda(49)
mevcut İsveç mevzuatının Blokzinciri teknolojisi temelli iş modelleri için uygulanabilir olduğunu belirtmiş ve mümkün olan en iyi
regülasyon koşullarını yaratmaya yönelik tavsiyelerde bulunmuştur. Fransa’da ise Fransız Parlamentosu, ICO faaliyetlerine
yönelik 12 Eylül 2018 tarihinde önemli bir kanun tasarısını geçirmiştir. Kanun tasarısında jeton ve kriptoparalara yönelik
tanımlara yer verilmiş; ICO projeleri için onay mekanizması düzenlenmiş; kriptopara aracı platformlarına yönelik düzenlemeler
yapılmış ve son olarak kripto varlıklarla yapılan işlemlere ilişkin özel bir vergi rejimi getirilmiştir. Söz konusu düzenlemeler,
menkul kıymet jetonlarına uygulanmamaktadır; bu tip jetonlar için Fransız menkul kıymet düzenlemelerine gidilmektedir.
E. Avustralya; kriptopara faaliyetlerinin ve blokzinciri teknolojisinin kıta ülkelerinin hükümetleri tarafından genel itibariyle
desteklendiği görülmektedir. Avustralya’da kriptopara kullanımı, ticareti ve madencilik faaliyetleri ülkede yasal kabul edilmekte ve kişilere yol gösterici nitelikte vergilendirmeye yönelik rehberler hazırlanmaktadır. Özellikle 2017’de Avusturalya Menkul
Kıymet ve Yatırım Komisyonu (Australia Securities and Investments Commission - ASIC) tarafından yayımlanan çalışmada, ICO
projelerinin ne zaman ve hangi koşullarda bir finansal işlem olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Burada da yine ICO
projesinde kullanılan jetonun ekonomik kullanım amacı esas alınarak bir değerlendirme yapılmaktadır
F. Ortadoğu ve Kuzey Afrika; Blokzinciri teknolojisi, bölgedeki ülkeler tarafından ilgiyle karşılanmakta ve birçok ülkede
regülasyon çalışmaları için araştırmalara devam edilmektedir. Özellikle İslam Hukuku kapsamında verilen fetvalarda
kriptoparaların helal olduğu açıklamaları sonrasında, sektörde hareketlenmeler başlamıştır. Bu açıklamalara rağmen, bölge
ülkelerindeki hükümetlerin atacağı adımlar sektörün durumunu belirleyici kılacağı düşünülmektedir. Özellikle Amerika Birleşik
Devletleri’nin yaptırımlarından kaçmak amacıyla bazı ülkeler tarafından kriptoparalara sıcak bakılmaktadır. Örneğin; İran’da
VISA ve Mastercard ile işlem yapılamıyor olması ve enflasyonun yüksek oranlarda seyretmesi nedeniyle ulusal paranın da
değeri sürekli değişkenlik göstermekte; bu durum da kriptoparaların ülke çapında bireyler tarafından ilgiyle takip edilmesini
sağlamaktadır. İsrail’de ise her ne kadar dijital para birimleri, İsrail Bankası tarafından geçerli bir para birimi olarak kabul
edilmese de, İsrail Vergi Kurumu, 1 Ocak 2018’de yaptığı açıklamada sanal para birimlerinin kullanımının “sanal ödeme aracı”
olarak görülmesi ve vergiye tabi olması gerektiğini ifade etmiştir. Dünya’nın farklı bölgelerinde ICO faaliyetlerine ilişkin farklı
düzenlemeler ve yaklaşımlar bulunmakla birlikte hukuki çerçevede değerlendirilmesi gereken bir diğer soru ise bir ICO projesinin
hangi hukuka tabii olacağı konusundadır. ICO projelerinin çoğunlukla geniş bir tabana yayıldığı göz önüne alındığında farklı
ülkelerden kişilerin projelere katılım sağlayabildiği açıktır. Bu noktada, ICO projesi için hazırlanan tanıtım belgelerinde (white
paper) bu konuya ilişkin bir belirleme yapılabileceği gibi bu yönde bir belirleme yapılmasa dahi hedeflenen kitleye göre bir
uygulanacak hukuk tespiti de yapılabilir. Örneğin, tanıtım belgesinin Fransızca dilinde hazırlanmış olması veya yalnızca Fransız
yatırımcılara yönelik bir pazarlama faaliyeti yürütülmesi halinde proje kapsamında doğan uyuşmazlıklarda veya projenin
faaliyete geçmesi için alınacak izinlerde Fransız hukukunun da uygulanabileceği tartışılabilir veya ICO projesinin oluşturulduğu
ülke hukukunun uygulanacağı gündeme gelebilir. Burada önemli olan husus, geliştirilen ICO projelerinde hukuki
öngörülebilirliğin ortadan kaldırılmaması ve yatırımcılar ile tüketiciler için hukuki korumanın sağlanabilmesidir. Kriptoparaların
hukuk ve regülasyon ile süregelen çatışan ilişkisinin yerini gelinen noktada özellikle kurumsal yapıların regülasyonun
kriptoparalar için her zaman sınırlayıcı sonuçlar doğurmayacağını ve yayılmada fayda sağlayacağını fark ederek, düzenleyici
kuruluşlarla işbirliği içerisinde hareket etmeye yönelik gerçekleştirdiği aksiyonların aldığı dikkati çekmektedir. Nitekim, Libra
kriptopara birimine ilişkin olarak Facebook’un yanı sıra Visa, Mastercard, Paypal, Ebay, Uber, Lyft, Spotify ve Vodafone Group
gibi şirketlerden oluşan Libra Association (Libra Birliği) tarafından yayınlanan Libra Tanıtım Belgesi’nde Libra kriptopara
düzenlemelerine ilişkin olarak finansal sektör ve düzenleyici kuruluşlara yenilikçi bir işbirliği çağrısında bulunulduğu dikkati
çekmektedir.