X

Lütfen Ülke (Bölge) Seçiniz

Türkiye (Türkçe)Türkiye (Türkçe) Almanya (German)Almanya (German)
X
X

Lütfen Ülke (Bölge) Seçiniz

Türkiye (Türkçe)Türkiye (Türkçe) Almanya (German)Almanya (German)
X

Paranın Tanımını Anlamak

AnasayfaYazılarBlockchain TeknolojisiParanın Tanımını Anlamak

Yap Adası ve Taş Paraları Ekonomist Milton Friedman tarafından 1991’de kaleme alınan ünlü ‘The Island of Stone Money – Taş
Paralar Adası’ isimli bir makalede para kavramı yalın bir örnekle açıklanmıştır. Yap, Güney Pasifik okyanusunda yer alan dört
adadan oluşan bir ulustur. Adalarda bizim alışkın olduğumuz paranın yerini alabilecek altın, gümüş veya diğer farklı bir maden
bulunmaz. Bu sebeple bizlerin bir değer değişim aracı olarak gördüğümüz değerli metallerin yerine Yap sakinleri taşları kullanır.
Yap sakinleri, birkaç yüzyıl öncesinde kendilerinden yaklaşık 400 kilometre uzaklıktaki başka bir ada grubunda özel bir kireçtaşı
keşfederler. Bu kireçtaşı Yap adalarında bulunmadığı için kaynak oldukça kısıtlıdır. Zaman içinde ada şefleri, bu uzak adalara
seferler düzenleyerek madenlerden kireç taşı çıkartırlar ve yanlarında diskler şeklinde yeni taşlar getirirler. Bazıları 5-10 santim
bazıları ise 3,5 metreye varan genişlikteki bu diskler, farklı büyüklüklerde ve ağırlıklardadır. Başarılı bir sefer sonunda şef, büyük
taşlara ve küçük taşların yüzde 40’ına kendisi el koyar. Geri kalanlar ise sefere katılanlar arasında paylaştırılır. Böylece, uzun süre yaşayan bir şefin evinin dışında pek çok büyük taş birikir. Adada bir şef, alışveriş yapmak veya bir komşusuna hediye
vermek istediğinde bu taşların taşınamayacak kadar büyük olduğunu fark eder ama kimse bunu sorun haline getirmez. Şef, taşın
yeni sahibini ilan eder ve artık herkes taşın yeni sahibinin kim olduğunu bilir. Bu tüm ticari işlemler sürecinde bu şekilde işler ve şefler arasında taşların yeri değişmeden sürekli olarak kime ait olduğunun bilgisi dolaşır durur. Herkes mutludur. Yap adalarında
para taşlar ile ifade edilen ama günün sonunda insanların hafızalarında saklanan bir değer olmuştur. Ada sakinleri taşların kime
ait olduğunu unutmadığı sürece sistem mükemmel şekilde işler. Sistem o kadar iyi çalışmaktadır ki taşların nerede olduğunu
kimse bilmese bile (taşlar kaybolsa bile) işlemeye devam eder. Hatta, zaman zaman taşlar madenlerden çıkartıldıktan sonra adaya geri dönüş yolunda gemiler bir fırtınaya yakalanır ve batar, doğal olarak taşlar da denizin dibini boylar.
Ancak adaya geri döndüklerinde şef taşın yerini herkese söyler. Taş kıyıdan 5-10 kilometre ötede denizin dibinde durmaktadır.
Herkes şefe güvendiği için bu kabul görür ve şef bu taşı bir alışverişte kullandığında kabile bu durumu kabul ettiği için sorun oluşmaz. Denizin dibindeki taşın artık yeni bir sahibi olur. Taşlar hiçbir yere gitmediği için ortada hiçbir sorun yoktur. Herkes ortak
bir değer üstünde fikir birliğine varmıştır. Friedman’ın hikayesinde vurguladığı nokta şudur: Gerçekten bir taşın söylenen yerde
olup olmaması önemli değildir. Eğer herkes ortak bir değer yargısında fikir birliği yapıyorsa, bu değer yargısına para denir.
Paranın ortak bir değeri yargısı için mutabakat aracı olması tanımı en yalın tanımdır ve bundan sonra neye benzeyeceği bir
detaydan ibarettir. Bunlar Yap adasında kullanıldığı gibi taş parçaları, masa üstü oyunu Monopoly paraları, kağıda basılmış
kopyalanması güç banknotlar, silikon bir işlemci içeren kredi kartı veya Bitcoin Blockchain ağı üzerindeki eşsiz veri kayıtları
olabilir


Top